Düşünmeyi
öğrendiğim günden beri öleceğim günü bekledim.Düşünmeyi öğrendiğim günden beri
Allah'ın varlığına iman ettim başağrımdan kurtulmamın tek yolunun ölümle
ulaşacağım vuslat olduğunun bilincindeyim.Halbuki daha 20 yaşında yeni yetme
bir körpeyim ama sınavda daha fazla yazacak birşeyi kalmamış teneffüse çıkmayı
bekleyen bir öğrenci gibi soluk alacağım vakti toprağın altını gözlemekteyim.
Biliyorum
daha erken.Hayat hakkında hiçbirşey bilmiyorum.Ergenlikten yeni çıkmış onlu
yaşlarını yeni bitirmiş daha alın teriyle para kazanmanın ne demek olduğunu
bile bilmeyen fikirleri ham düşünceleri yeni küçük bir çocuğum. Bu zamana kadar
bana hep olgun hissettirdiler.20 yıllık şu geçmişimde hep başarılı oldum ama
hiçbir zaman bir amacım olmadı.Hala da bir amacım yok.Bir heyecanım yok.Her
akşam babamın hayata lanet edişiyle günü bitirdiğim için üniversiteyi bitirip
çalışmaya da pek hevesim yok.
İnsanın
dünyadaki sınavlarından biri de böyle bir sabır sınavı olabilir.Ölümü beklemek
ne kadar değişik bir duygu. Babam bana ilk telefon aldığında sanırım liseye
yeni başlamıştım 14-15 yaşındaydım ve telefonumun açılış mesajı "ölüm
yakın"dı.İnsan kafayı yememek için sabretmeli.Düşünüyorum da ölümden
kurtulmanın, insanın ölüm her aklına geldiğinde aklını kaçırmamasının tek yolu
Allah'a inanmak.İnanmayanların hali ne kadar kötü.Her an ölebilirler ve onların
inancına göre her an işleri bitebilir.Ölümün ne zaman geleceğini bilmiyorlar ve
hiçbir amaçları yok.Nasıl kafayı yemiyorlar hayret ediyorum.Neden yaşıyoruz
sorusunun cevabını veremeyen bir insan nasıl yaşar onu da anlamıyorum.
20
yaşındayım ve Türkiye istatistiklerine göre ortalama yaşarsam 52 yıl daha ömrüm
var.15 yaşından sonra doğru düzgün düşünebilmeye başlayıp
hatırlayabildiğime göre bu dünyaya sabrettiğimin 10 katı kadar daha sabretmek
durumundayım.Allah'ım bana biraz dünya sevgisi ver ki bu 50 yıl içinde sonunu
düşünerek ve isteyerek yaptığım tek şey namaz ve oruç olmasın.
Düşünmek
insanlığın en büyük belirtisi ve en büyük işkencesi.İnsanlar sürekli
düşünmemeyi sağlamak için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.Alkol, uyuşturucu bu
çabanın maddi sonuçları ama insanları uyuşturmanın başka yolları da var.
Günde
kaç saat televizyon izliyoruz ki.Biliyorum biliyorum hiçbiriniz izlemiyorsunuz
sadece internetten birkaç dizi takip ediyorsunuz siz üstünüze alınmayın ben
benim gibi izleyenlere söylüyorum.Bir insan neden ülkemdeki hiçbir amacı
olmayan insanların katıldığı üç saat içinde koşa koşa alışveriş yaptırarak
tüketim çılgınlığını komik bir biçimde gözler önüne seren, bunun sonunda da
aldığı kıyafet asla hiçbir zaman beğenilmeyen insanların birbirlerine sövdüğü
bir programı izler ki.Betimden anladığınız kadarıyla bende
izledim.Biliyorum.Uyuşmamız gerekiyor.
İnsanlar
neden 14-15 saat uyanık kaldıkları çok değerli bir gün içinde en az 2-3
saatlerini hadi benn evlenmeye geldim diye çıkıp gelen; evli, arabalı,
yakışıklı en az 2.500 lira maaşlı, ne istediğini bilen (o da ne demekse artık)
ruh eşini arayan saçma sapan insanların insafsızca birbirlerini yargıladıkları
onbinlerce kişinin gözetlemesi altında ben seni beğenmedim derken ki
mahcubiyetlerini, o dünyanın belki de en rezil anından sonra da sunucu kadının
göbek
atmasını izler ki.Hayır hayır insanlara kesinlikle düşünmek fazla
geliyor.

Eğer bu
yazıyı sonuna kadar okuyan birisi varsa teşekkür ederim.Muhtemelen ya boş
kalmıştır ya da benden bir şeyler bekliyordur ki sonuna kadar okumuştur.Kusura
bakma okuyucu sadece yapacak daha iyi bir işim yoktu.Yazmak güzel şey.Konsere
gidip fotoğraf, video falan çekmekten konserin keyfini alamazsın ya bu da onun
tam tersi işte.Tutanak tutmadan ne yaşadığının çok da farkında
değilsin...Yeteri kadar uzattım.Gözlerinden öperim okuyucu.