Orhan Veli diyor ya bir şiirinde anlatamıyorum diye. Şiirde
anlatamamak olur mu şiir zaten anlatabil diye kullandığın bir araç. Bende
yazmaya başlarken öyle diyeyim bari. Anlatamıyorum, kelimelere dökemiyorum ama
bir deneyelim bakalım melali hatırlatabilecek miyiz.
864 bin ayrı yerden
çekiştiriliyorum. Yol belirlemek çok zor. At izi it izine karışmış. Bozulmamış
hiç bir düstur yok. Tek yol İslam demekten başka hiçbir çare yok. Hayatta
sevilmek ve sayılmak için twitterda okunur olman gerek. Twitterda okunur olmak
için de ya yıllar öncesinin klişelerini insanlara sunacaksın ya herşeyle dalga
geçeceksin ya da ayakkabı kutusuyla ilgili en iyi tweeti sen atacaksın. Bir ara
varımızı yoğumuzu fotoğraf çekmeye yatırmıştık hatırlıyor musunuz. Facebookta
çok like almak için...Şimdi benzer görevi instagram üstlendi. Karşı cinsler
birbirini beğenirken normal hayatta hoşlansa bile fotoğrafları kötü diyor. Kahve
çikolata ve kitapla fotoğraf çeken hanım kızımız bir anda entelektüel sıfatı
alabiliyor. Sadece Orhan Veli'nin bir şiirini bilip lise edebiyat dersi almış sol
görüşlü üniversite öğrencisi bir anda yeni şiiri eski şiire karşı
savunabiliyor. Hayatımız klişelerle dolmuş. İnanabiliyor musun dudaklarını
öpücük atar hale getiren bir kız bu halinden hiç utanmayıp fotoğrafını çekip
internete koyuyor ya. Sen ne hale gelmişsin bilerek veya bilmeyerek.
Geçenlerde metroda ikisi yerde biri koltukla oturan üç tane
liseli dallamayla karşılaştım. O yaşlara çok uzak olmadığımız için tipleri
dönemlerinin popüler çocukları olduğunu gösteriyor. Sonuçta saçın ön perçemini iki
karış dışarı çıkarıp bere takan üstüne buz gibi havada önü açık deri ceket
giyen kaç kişi varki. Yaşlı ve çok yüklü bir kadın bu dallamaların grup
liderinden yer istedi haklı olarak ancak teşekkür etmesine rağmen bu dallama 10
dakika ayakta duracağı için gariban kadına etmediği laf kalmadı. Lan lavuk kız
arkadaşın üç saat tek ayak üstünde beklersen seni öpeceğim dese amuda kalkıp
tek el üstünde beklersin düşüncesi bozuk şerefsiz. Bu herife alıp karşına desenki
faraza ülke kendi eliyle silah kaçırıyormuş ne diyorsun bu konuda diye: "Deniz
Gezmiş, Che, Atatürk İzmir"den öte ağzından laf çıkmaz ama götü tavanda
ibnenin.Yaşlı bir kadına hakkını verdiği için tafra yapmayı biliyor piç. Zorladım
yapmamak için ama ağzım bozuldu özür dilerim.
Adam ülkenin milli kütüphanesine gelmiş. sabah uyanmış yer
kalsın diye giyinmiş üşenmemiş ne zaman molaya çıksam lobide eli sevgilisinin
arka taraftan belinin altında...Lan bunun yeri burası mı git bi ders çalış
ulan. Niye geldin buraya yavşak yer işgal ediyosun insanlar sırada bekliyor. Okuma
salonlarının kapısının başında birikip kahkahalarla gülerek muabbet eden
arkadaş grubu da kesin senin tanışındır. Bu yüzsüzlükle mutlaka bulmuşsunuzdur
birbirinizi.
İki hafta önce hava ankarada sıfırın altındaydı, gerçekten
çok soğuktu otobüs durağına yürüyene kadar ruhu teslim ederdik yani. Bu soğukta
kızılayda bi sebepten dolayı yürürken sağımda gördüğüm şey artık yuh dedirtti.
Bir kız göğsünün derinliklerine -anladığım kadarıyla yeni- dövme yaptırmış. Onu
göstermek için bir de dekolte giymiş. Donarsın be donarsın şaka değil. Normal
insanlar olarak biz boynumuz açık kalmasın atkıyı iyi saralım derken kız yazlık
dekolte kıyafeti giyip kabanının önünü açıyor ya bu nasıl birşeydir artık. Dövmeyi
de herhalde yeni yaptırmış olmalı yoksa göstermek için bu kadar hevesli
olmazdı. Sanırım...
Yani Tarık Buğra bunlara "diksürüngenler"
dedirtmekte çok haklıymış.
Ne yapacağımı nereye
tutunacağımı bilemiyorum. Sigaraya tutunayım diyorum. Ona da zam gelmiş. 2008-2009'da
3.90 olan Winston Light 2013-2014 yılında 8 lira. O zamanlar 1.10 lira olan
öğrenci otobüs bileti şu an 1.30 lira. Ne iş diyesim geliyor yahu ne iş. "Sigara
tüketilmesin diye yaptık." Bence bandrollü sigara tüketilmesin diye
yaptınız. Vatanın evlatları pkk'dan kendi kurşununu kendi satın alsın diye
yaptınız. Zam haberinden milletin içi çıktı. Cemaatle hükümet kavga edecek diye
memleketin çivisi çıktı. Yıllarca vatan diye millet diye gezerken ülkeyi
terketmek isteyen solcuların arkasından iyi okuduk. Ama memleket yaşanılmaz
hale gelmeye başlayınca onları da iyi anladık. Hukuk 2. sınıf öğrencisiyim. Bulamadım
hakime savcıya birine rüşvet vermeden iş yapabilen avukat. Hukuk derslerinde
sürekli yargıtayın temyiz mahkemesinin hukuka kanuna düpedüz aykırı kararlarını
okuyoruz. Daha dün Ergenekon Balyoz'un savcısıyım diyen hükümet kanadı şimdi
orduya kumpas kuruldu diyor. Bir hukuk öğrencisi olarak neyini okumalıyım bu
bölümün neyini. Nasıl umutlu olmalıyım mesleğimden?
Bilemiyorum. Safahattan bir bölüm daha okuyarak "o
zamanlar da böyleymiş" diye avutuyorum kendimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder